ANKARA - Muhammed Ali Gürtaş
Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT), geçen yıl yaptığı 218 bin 137 marka tesciliyle dünya sıralamasındaki yerini koruyarak, 150'den fazla fikri mülkiyet ofisi arasında 4. oldu.
AA muhabirinin, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından yayınlanan "Dünya Fikri Mülkiyet Göstergeleri 2017" raporundan derlediği bilgilere göre, Türkiye'de toplam tescilli marka sayısı geçen yıl itibariyle bir önceki yıla göre yüzde 12,3 artarak, 863 bin 582'ye ulaştı.
TÜRKPATENT, geçen yıl yaptığı 218 bin 137 marka tesciliyle, bu alanda Çin'in SIPO, Avrupa Birliğinin EUIPO ve ABD'nin USPTO fikri mülkiyet ofislerinin ardından 4. sırada yer aldı. Söz konusu dönemde SIPO 2 milyon 270 bin 810, EUIPO 330 bin 379, USPTO ise 326 bin 481 marka tescili yaptı.
Dünya sıralamasında ilk 10'a giren diğer ülkeler ise Hindistan, Japonya, Almanya, Güney Kore, Rusya ve Meksika oldu.
Tescillenen marka sayısı 5 yılda yüzde 60 arttı
TÜRKPATENT'in tescillediği marka sayısı 2012-2016 döneminde ise yüzde 60 artış gösterdi. Bu dönemde tescil edilen markalar arasında yurt içinde yerleşiklerin payı yüzde 76,7'den yüzde 84,1'e yükseldi.
WIPO'nun raporuna göre geçen yıl 227 bin 159 marka tescil başvurusu yapıldı. Başvuru sayısı bakımından Türkiye, dünyada 9. sırada yer alırken, Çin yaklaşık 3,7 milyon tescil başvurusuyla birinci oldu. Çin'i takip eden ülkeler, yaklaşık 550 bin başvuruyla ABD ve 450 bin civarında başvuruyla Japonya olarak kayıtlara geçti.
2016'daki marka tescil başvuruları en çok tarım, hizmet, araştırma ve teknoloji sektörlerinden geldi.
Başvuruların yüzde 14,7'si yurt dışında yerleşikler tarafından yapıldı. Yurt dışında yerleşiklerin TÜRKPATENT'e yaptığı marka tescil başvurularında ilk sırayı 7 bin 93 başvuruyla Almanya aldı. Bu ülkeyi 4 bin 617 başvuruyla ABD, 2 bin 595 başvuruyla İsviçre takip etti.
Yurt içinde yerleşiklerin Türkiye dışında marka tescil başvurusu yaptığı ilk üç lokasyon ise Avrupa Birliği, İran ve ABD oldu.
"Firmalar markalaşma stratejileri ve markanın yönetimi konularında eğitilmeli"
Paragon Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Çaylı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, firmaların, küreselleşen dünyada mevcut durumlarını koruyarak ileriye taşıyabilmelerinin, rakiplerinden farklılaşmayla mümkün olabileceğini belirtti.
Çaylı, rakiplerden farklılaşmanın en önemli yollarından birinin de orijinal, ayırt edici markalar yaratmak ve bu markaları değişik stratejilerle geliştirmek olduğunu dile getirdi. Çaylı, "İyi bir marka yaratmanın koşullarından biri, oluşturduğunuz markayı etkin bir biçimde korumaktır." dedi.
Markanın, taklitten ve haksız rekabetten korunmasının en iyi yolunun da kullanıldığı her pazarda tescil ettirilmesi olduğunu söyleyen Çaylı, "WIPO tarafından yayınlanan son göstergeler ışığında, marka korumasından yararlanma konusunda ülkemizdeki girişimcilerin son yıllarda belirli bir bilinç düzeyine eriştiği aşikar." diye konuştu.
Bu olumlu gelişmenin yanı sıra Türkiye'nin marka yaratma konusunda hangi noktada olduğunun da incelenmesi gerektiğine işaret eden Çaylı, "Dünyanın en değerli 500 markası arasında maalesef Türkiye'den herhangi bir marka yer almıyor." ifadesini kullandı.
Bağımsız kuruluşlar tarafından yapılan araştırmalarda, Türkiye'nin en değerli ilk 10 markası içinde 6 bankanın yer aldığını belirten Çaylı, "Halbuki dünyanın en değerli 10 markası arasında yüz milyarlarca dolarlık değerleriyle 6 teknoloji şirketi yer alıyor. Ülkemizde marka korumasından yararlanma konusunda oluşan farkındalığın, ekonomik değeri yüksek marka yaratma bilincine doğru genişletilmesi ve geliştirilmesi gerekiyor. Bunun için firmalarımız, markalaşma stratejileri, markanın yönetimi gibi konularda eğitilmeli ve uygun yöntemlerle teşvik edilmeli." değerlendirmesinde bulundu.
Fikri mülkiyetin ticarileşmesi
Çaylı, Türkiye'de yaklaşık 150 yıllık bir geçmişe sahip olan sınai mülkiyet haklarına ilişkin düzenlemelerin büyük ölçüde uluslararası mevzuat ile uyumlu olduğunu ifade ederek, "Gerek yasal gerek kurumsal altyapı konusunda ülkemizin iyi bir noktada olduğunu söyleyebiliriz." dedi.
Sınai mülkiyetin ticarileşmesinin önemine dikkati çeken Çaylı şunları kaydetti:
"Fikri mülkiyetin korunması konusundaki farkındalık ve bilinç düzeyinin artırılması için yapılan çalışmalara paralel olarak bu sistemin ekonomik gelir getiren bir yapı haline getirilmesi konusunda yürütülen çalışmalara ağırlık verilmesi gerekiyor. Kısaca sınai mülkiyetin ticarileşmesi olarak adlandırabileceğimiz bu konu, karmaşık bir süreçtir. Bu alanda yürütülen uluslararası uygulamalar göz önüne alınarak ülkemiz için fikri mülkiyetin ticarileşmesi konusunda bir yol haritası çıkarmakla ilk adımları atabiliriz. Halen uygulanmakta olan teşvik sistemleri gözden geçirilerek, ticarileşmeye yönelik teşviklere daha fazla ağırlık verilmesi de üzerinde düşünülmeye değer konulardan biridir."
Kaynak; Anadolu Ajansı