Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Hacettepe Üniversitesi Göç Siyve aset Araştırmaları Merkezi (HÜGO) ile birlikte “Türk İş Dünyası ve Suriyeliler” konusunda bir araştırma gerçekleştirdi. 12 kişilik bir ekip tarafından 5 ay süren saha çalışmasıyla tamamlanan araştırma için, Türkiye’nin bu sorundan en fazla etkilendiği tespit edilen ekonomik bakımdan gelişmiş 18 ilinde, ekonomide söz sahibi olan kişiler ile 134 mülakat yapıldı.Araştırma sonucunda 300 bin Suriyelinin Türkiye'de kayıt dışı çalıştırıldığı bildirildi.
İstanbul, Kocaeli, Bursa, Ankara, Konya, Kayseri, Malatya, Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay, Adana, Kahramanmaraş, Mersin, İzmir, Antalya, Muğla, Denizli ve Van’da gerçekleştirilen mülakatların analiziyle oluşturulan raporda, yaklaşık 2.2 milyon Suriyelinin Türkiye’de büyük ölçüde kalıcı hale geldiği sonucuna varıldı. Çalışmada, “Kapsamlı, bütünleşik bir plan dahilinde istihdam imkanı yaratılmaması halinde, Türkiye’deki Suriyelilerin Türk ekonomisinin ve hatta Türk sosyal yapısının dengelerini bozma ihtimalinin çok yüksek olacağı açıktır” uyarısında bulunuldu.
Türkiye’deki Suriyelilerin şu anda yasal olarak istihdama dahil edilememesi nedeniyle “kayıt dışı” sorununun arttığı belirtilen araştırmada, Suriyelilerin istihdamı konusunda iş dünyasının somut önerilerine de yer verildi. Suriyeli sığınmacılardan, yasak olmasına rağmen, en az 300 bininin kayıt dışı ve kaçak olarak çalıştığı tahmin ediliyor.
Türk iş dünyasının konuya ilişkin görüşlerini ve politika önerilerini kapsamlı şekilde ilk kez ortaya koyan bu araştırmada, iş dünyasının Suriyelileri yabancı statüsünde çalıştırmanın getireceği ilave maliyetler konusunda devletin teşvik politikaları ile özendirici olmasını istediği de aktarıldı.
'Kalıcılığa doğru gidiyor'
TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu, şunları kaydetti:
“Kasım 2015 itibariyle toplam sayı en az 2 milyon 200 bin kişi civarında, vatanlarını terk etmek zorunda kalmış bu zor durumdaki insanların uzun bir süre daha Türkiye’de kalacakları ya da önemli bir bölümünün artık yaşamlarını ülkemizde sürdürecekleri anlaşılmaktadır. Yani başlangıçtaki ‘kısa süreli sığınmacı-misafir’ konumlarından ‘kalıcılığa’ doğru bir sürece girildiği anlaşılıyor. Sığınmacı sayısının büyüklüğü ve güçlenen kalıcılık eğilimi, Suriyeli sığınmacılar konusunun artık uzun vadeli bakış açısına sahip, ekonomiyi, çalışma hayatını, sosyal ve kültürel uyumu, eğitim, sağlık, barınma gibi temel hizmet alanlarını kapsayan, entegre bir strateji ile ele alınarak yönetilmesini zorunlu kılmaktadır.”
Raporda göze çarpan bazı bulgular;
- 4.5 yılda 2.2 milyonu aşkın Suriyeli gelmiştir. Türkiye’deki Suriyelilerin eşleri, çocukları, anne-babaları gibi kişileri kapsayacak ‘aile birleştirmeleri’ de gelecekte gündeme gelecektir. Bu durum Türkiye’deki Suriyelilerin sayısını önümüzdeki yıllarda 3 milyonun üzerine çıkarma ihtimalini ortaya koymaktadır.
- Dört yılı aşan krizde, -tercihlerden bağımsız bir biçimde- Suriyelilerin geriye döneceğine dair beklentiler neredeyse bütünüyle ortadan kalkmıştır.
- Türkiye’deki Suriyelilerin yüzde 54’ünden fazlası, yani en az 1 milyon 200 bini 18 yaş altındaki çocuk ve gençlerden oluşmaktadır. 0-4 yaş grubundaki çocuk sayısı 450 bin civarındadır. Bunların içinde Türkiye’de doğanların sayısı 150 binin üzerindedir. Bu çocukların vatansız kalma riski de bulunmaktadır.
- Türkiye’deki Suriyelilerin yaşadıkları en ciddi sorunlardan biri eğitim alanındadır. 1.2 milyon 18 yaş altındaki çocuk ve gencin içinde 600 binin üzerinde okul çağında çocuk bulunmaktadır ve bunların çok küçük bir bölümü eğitim alma imkanına sahiptir. Bazı çocuklar 4, bazıları ise 3.2 ya da 1 yıldan beridir okula gidememektedir.
- Türk iş dünyasına yön verenlerin hemen hepsi, Türkiye’deki mevcut Suriyelilerin çok ciddi bir bölümünün Türkiye’de kalıcı olduğunu, buna yönelik politikalar geliştirilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Türk iş dünyası, netice olarak genelde sürecin iyi yönetilmediğini düşünmektedir.
- Suriyeliler için yaratılacak istihdam alanının devlet öncülüğünde yapılması talebi de ekonomi dünyasında oldukça yaygındır. İş dünyasının temsilcileri devletin hem yatırımcı, hem eğitici, hem de düzenleyici olarak konuya müdahil olmasını çok önemsediklerine dair bir yaklaşım ortaya koymuşlardır. İş dünyasındaki bir başka talep de Suriyelileri “yabancı” statüsünde çalıştırmanın getireceği ilave maliyetler konusunda devletin yeni düzenlemeler yapması ve teşvik politikaları ile özendirici olması yönündedir.
- Türkiye’deki Suriyelilerin istihdamı konusunda en somut önerilerden biri hayvancılık sektöründen gelmiştir. Türkiye’de 44 milyon küçükbaş, 14 milyon büyükbaş hayvan olduğunu ifade eden uzmanlar, çobanlık mesleğinin Türkiye’de tercih edilmediğini, bu nedenle de bu alanda ciddi bir açık olduğunu belirtmiştir. Bu çerçevede yaklaşık 100 bin kişilik bir istihdam potansiyelinin Suriyeliler dikkate alınarak planlanabileceğini ifade eden uzmanlar, Tarım Kredi Kooperatiflerinin meslek eğitimi imkanı sağlamak konusunda inisiyatif alabileceğini vurgulamaktadır. Türkiye’de gıda ve imalat sektörlerinin Suriyelilerin istihdamı için cazip alanlar olduğu görüşü de aynı uzmanlarca ifade edilmektedir.
- Türk iş dünyasının temsilcileri, yasal zemin oluşturulması halinde hem vasıflı, hem de vasıfsız eleman olacak Suriyelilerin sektörel ve bölgesel analizler çerçevesinde istihdama kavuşturulmasının süreç içinde sağlanabileceğini ifade etmektedir. Ancak burada rekabetin sarsılmaması ve yerel halkın mağdur edilmemesi hususları sıklıkla vurgulanmıştır. Yani temelde iş dünyasında, Türk insanının işini kaybetmesine izin verilmemesi gereği konusunda
- İş dünyası Türkiye’deki Suriyelilerin güvenlik sorunları yaratabileceğine dair de bir kaygı taşımaktadır. Ancak bunun yanı sıra, kayıt dışı istihdam ve buna bağlı ortaya çıkacak yerel nüfusun iş kaybının daha ciddi güvenlik sorunlarına yol açabileceğine dair değerlendirmelere de sıklıkla rastlanmaktadır.
- Türk ekonomi çevrelerinin en çok önemsedikleri hususlardan bir diğeri ise, politikaların belirlendiği, uygulamaların çerçevesinin çizildiği Ankara’da kendi ihtiyaçları ve görüşlerinin dikkate alınmamasıdır. İş dünyası gerekli teşvikler ve yasal zemin sağlanırsa Türkiye’deki Suriyeliler konusunda çok daha hızlı ve köklü çözümler üretilebileceğini ifade etmiştir.
- Türkiye’deki Suriyeliler konusunda Türk toplumunun –bütün kaygılarına, endişelerine, şikâyetlerine ve itirazlarına rağmen- toplumsal kabul düzeyi son derece yüksektir. Ancak bu durumun ne kadar sürdürülebilir olduğu tartışmalıdır.’
Kaynak; Dünya Gazetesi