Sanayileşmenin anahtarı makinede vasatlıktan çıkışın adresi bizleriz'
Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Başkanı Adnan Dalgakıran, makine sektörünün katma değerli üretim konusunda tüm imalat sanayiini peşinden sürüklediğini belirterek, Türkiye’nin sanayileşmesinin anahtarının makine sektöründe olduğunu söyledi. Makine sektörünü Türkiye ekonomisi için vasatlıktan çıkışın adresi olarak gördüklerini aktaran Dalgakıran, devletin kendilerine özellikle 6 konuda yardımcı olmasını istedi.
Türkiye, İtalya’nın Milano kentinde 4 yılda bir düzenlenen Uluslararası Tekstil ve Konfeksiyon Makineleri Fuarı’na (ITMA) bu yıl 135 firmayla çıkarma yaptı. Makine sektörü adına, tanıtım faaliyetlerini yürüten Makine Tanıtım Grubu (MTG) Milano’da güçlü bir kampanyaya imza attı. MTG olarak, sektörün gelişimine yönelik stratejilere katkı sağlamak üzere katıldıkları organizasyonlarda, makineciliğin tüm dünyada ne kadar hızlı geliştiğini gözlemlediklerini belirten Dalgakıran, “Makine sektörü katma değerini artırırken, katma değerli üretim konusunda tüm imalat sanayiini peşinden sürüklüyor.
Dünya mal ihracatı tablosunda petrol ve doğalgazdan sonra 2.910 milyar dolar ile 2’nci sırada bulunan ve Türkiye imalat sanayinde 1 birim üretim ile 0.26 birim katma değer yaratma gücüyle 3’üncü sıradaki makine sektörünü, Türkiye ekonomisi için de vasatlıktan çıkışın adresi olarak görüyoruz” dedi.
‘Sadece ileri götürmeyeceğiz Türkiye’ye sınıf atlatacağız’
Türk makine imalat sanayiinin 200’den fazla ülkeye ihracat yaptığına dikkat çeken Dalgakıran, yurt içinde pek çok sektöre yatırım malı sağlayan sektörün dışa bağımlılığı ve dış ticaret açığını azaltmasının yanı sıra bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sanayileşmenin itici gücü oluğunu aktardı. Yeni hükümetin sanayiye daha fazla ilgi göstermesi gerektiğinin altını çizen Dalgakıran, “Türkiye kaynaklarını iyi kullanırsa, her koşulda ileri gidecek bir ülke, ancak biz makine sektörünün ülkemizi sadece ileri götüreceğini değil, ona sınıf atlatacağını iddia ediyoruz.
Yeni dönemde sadece üretime değil Türkiye’nin üretim kültürünü dönüştürmeye de odaklanacağız. Biliyoruz ki, Türkiye’nin sanayileşmesinin anahtarı makine sektöründedir” diye konuştu.
‘300 milyar dolarlık borcu arsa satarak mı ödeyeceğiz’
Dalgakıran, sanayileşmiş ülke olmak için orta yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin, toplam üretimin en az yüzde 50’sini oluşturması gerektiğini, ancak Türkiye’de bu oranın yüzde 30 olduğunu söyledi. Amacın bu oranı artırmak olduğunu ancak mevcut teşviklerin yüzde 72.4’ünün düşük ve orta düşük teknoloji yoğun sektörlere verildiğine işaret eden Dalgakıran, “Yani sanayi teşvik politikası orta yüksek ve yüksek teknolojili sektörlere destek getirmiyor. Mevcut mekanizma, bizi sanayileşme seviyesine çıkarmaz. Hatta geri götürür” diye konuştu.
Dalgakıran, gelişmiş ülkelerde sanayinin milli gelirden aldığı payın yüzde 40’lara ulaştıktan sonra hizmet sektörünün büyümeye başladığına dikkati çekerek, “Bizde ise oran yüzde 20’lerdeyken sanayi unutulmaya başlandı. Hizmet sektörleri teşvik ediliyor. Peki biz özel sektörün 300 milyar dolarlık borcunu arsa satışıyla mı ödeyeceğiz? Ev satışı gibi üretmeyen mekanizmayla mı ödeyeceğiz bu borçları?” diye sordu.
‘Bürokrasinin makine alımında muhteşem direnişi sürüyor’
Dalgakıran, makine sektörünün ülkenin dinamosu olması için devletin özellikle makine üreticilerine 6 konuda yardımcı olmasını istedi. Dalgakıran sözlerini şöyle sürdürdü: “Her ne kadar kamu alımlarında yerli makine politikacılar tarafından teşvik edilse de bürokrasideki muhteşem direniş devam ediyor. Yönetmeliklerde ‘yüzde 15 pahalı da olsa yerli makine alımı yapılabilir’ deniliyor. Ancak bürokratların hazırladığı şartnameler ithal ürünlere göre yapılıyor. Kamu şartnameleri 1 hafta 10 gün askıda kalsın. Böylece biz bürokratları şikayet edebilelim. Evet adrese teslim ihalelere savaş açtık. Çünkü ithalat lobisinin şartnameyle yaptığı rekabet bel altı.”
İkinci olarak da makineciye arazi desteği sağlanması gerektiğini anlatan Dalgakıran, “Üreticiye yan sanayinin olmadığı, insan kaynaklarının bulunmadığı Adıyaman’ın eteğindeki bedava araziye git demek küfür etmek gibi. Acilen Gebze ve Hadımköy bölgelerinde 6’şar milyon metrekarelik araziler ayarlanmalı. Keza Bursa, Konya, Ankara’da... Gerekirse sahibi devlet olsun, kiralasın. Nitekim dünyanın hiçbir yerinde sanayici 30 milyon dolarlık yatırımın yarısını arsaya vermez. Ancak İstanbul ve civarında sanayi yatırımı bu hale geldi” dedi.
Üçüncü olarak devlet desteklerinin üretim aşamasını da kapsaması gerektiğini belirten Dalgakıran, “Dördüncüsü ise marka desteği. Kaliteli üretim yapan firmalar ortak bir marka altında buluşmalı. Bunun için geliştirdiğimiz Turqum projesine devlet destek olmalı. Beşincisi uygun finansman desteği. Eximbank’ın güzel çalışmaları yok değil, ancak bunlar daha risk alır hale gelmeli. Sanayi Yatırım Bankacılığı kurulmalı. Altıncısı da nitelikli insan kaynağı. Bu eğitimle ilgili bir sorun” ifadelerini kullandı
Sorunlar belirlendi, sıra devlet desteğinde
MAİB Başkanı Adnan Dalgakıran, makine sektörünün ülkenin dinamosu olması için devletin özellikle 6 konuda yardımcı olmasını istedi. Dalgakıran, bu sorunları ve önerilerini şöyle sıraladı:
Gelişmiş bölgelerde arazi tahsislerinde yatırım avantajı.
Kamu ihalelerinde yerli makine alımına öncelik.
- Gelişmiş bölgelerde arazi tahsislerinde yatırım avantajı.
- Kamu ihalelerinde yerli makine alımına öncelik.
- Ar-Ge yatırımlarına özendirmek amacıyla devlet desteklerinde ayrıcalık.
- KOBİ’lerin yapısına uygun bir marka desteği.
- Sektörün rekabetçiliğini artırmak üzere uzun vadeli finansman.
- Mesleki eğitim programlarının yeniden gözden geçirilmesi konularında en kısa sürede destek.
‘Yüzde 3’lük gümrük vergisi oranı acil değişmeli’
Dünya imalatının yüzde 51’i Uzakdoğu ülkelerinde gerçekleşiyor. Ancak Türkiyeli şirketlerin bu ülkelere ürün satışı yaparken yüzde 30-40 gümrük vergisiyle karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Adnan Dalgakıran, “Türkiye bu ülkelere yüzde kaç gümrük uyguluyor, biliyor musunuz? Yüzde 3. Bu derhal düzeltilmeli. Bizim makinelerde yüzde 3 gümrükle Uzakdoğu’ya gitse, ihracatımız en az 10 milyar dolar artar” dedi. Dalgakıran, bu durumun kendileri için en stratejik konuların başında geldiğine dikkat çekti.
Beyin hırsızlığı için destek istiyoruz!’
Adnan Dalgakıran, Çin’in 1992’de 3 milyar dolar olan makine ihracatının şu an 400.8 milyar dolara çıktığına dikkat çekti. Dalgakıran, “Dikkat edin başta Amerikalılar olmak üzere Batı, ucuza işçi diye gittikleri Çin’e teknolojiyi de götürdü. Daha önce Batı için çalışan birçok Çinli mühendis şimdi ülkesinin ekonomisini güçlendiriyor. Başka yolu yok. Türkiye’de yüksek katma değer üreten, sermayeyi bir şekilde ülkeye getirmeli” dedi. Knowhow’a sahip yabancıları şirketlerine almaları gerektiğini anlatan Dalgakıran şunları söyledi: “Bu sebeple biz bilginin getirilmesine alabildiğine çok yüksek destek istiyoruz. Bütün desteklerden önemlisi bu. O insanları Türkiye’de yaşamaya, Türk firmaları için çalışmaya ikna etmeliyiz. Sanayi hırsızlığına destek istiyoruz arkadaş. Makine sektöründe 200-250 firma Almanya’da emekli olmuş nitelikli insanları şirketinde istihdam etmek için dört dönüyor. Bu konuda, beyin hırsızlığı için destek istiyoruz.”
Birliğin logosu değişti
Gelecek döneme ilişkin hedeflerini, kararlılıklarını ve çalışma felsefelerini somutlaştırmak için sembolik bir adım atmak istediklerini anlatan Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Başkanı Adnan Dalgakıran, “Bu nedenle birliğimizin logosunu felsefemizi yansıtır bir hale getirdik. Yeni logomuz; cesareti, açık sözlülüğü, adanmışlığı ve saygıyı temel değerleri olarak benimsemiş olan Türkiye’nin makinecilerini bu ülkeden yükselen ve dünyaya ışık veren bir yıldız olarak simgelemektedir” diye konuştu.
Kaynak; Dünya Gazetesi
Haber Tarihi : TSİ 16.11.2015 13:04:06